Üretici, ihracattaki koruma duvarını ithalata da istiyor
Savunma sanayinden tarıma, otomotivden ağır sanayiye kadar tüm çarkları döndüren madeni yağ sektörü, hem iç pazar hem de ihracatta ‘rekabette avantaj’ istiyor. Sektör, bir yandan içeride mevzuat yükü olmayan ithal ürünlerin baskısına direnirken, diğer yandan en güçlü ihraç pazarları Irak, Azerbaycan gibi ülkelerde yükselen gümrük duvarlarını aşmaya çalışıyor.
İthalatçının maliyeti sıfıra yakın”
Madeni yağ sektöründe lisanslı 130 firma bulunduğunu, bunların ancak yüzde 50- 60 kapasite kullanım oranıyla çalıştığını kaydeden Koçak, “Türkiye’de madeni yağ üretmek için EPDK’dan lisans alma ve TSE belge zorunluluğu bulunuyor. Bunların yıllık maliyetleri var. Yine EPDK’ya yıllık satıştan belli bir katılım payı ödemek zorundayız.
Aynı zamanda bağlı bulunduğumuz vergi dairesine ciromuz üzerinden teminat mektubu veriyoruz. Bunlar kuralıyla oynayan üreticiye ciddi bir yük getiriyor. Merdiven altı çalışanlar bu maliyete katlanmıyor. Öte yandan ithal edilen ürünlerde bu yükümlülükler yok. Sadece gümrük tarifesi pozisyonuna göre çok az bir ödeme var. Sıfıra yakın maliyeti olan ithalatçı, iç pazara daha uygun fiyatla satış yapıyor. Tüm bunlar yerli üretici aleyhine işleyen bir tablo. Biz yurt dışına satış yaparken müşterilerimiz 50 centin dahi pazarlığını yapıyor ama biz karlılıkların düştüğü bir ortamda ayakta kalmaya çalışıyoruz” diye konuştu.